DEB Partisi ile EFA Türk Azınlığın sorunlarını Avrupa Parlamentosuna taşıdı
Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi ile Avrupa Parlamentosu’ndaki Avrupa Hür İttifakı (EFA), Avrupa Parlamentosuna Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’na uygulanan Eğitim ve Dini Özerklik ihlalleriyle ilgili soru önergesi sundu.
EFA’nın başkanı Lorena López de Lacalle’nin Avrupa Parlamentosu’na sunduğu soru önergesi şöyle:
“Size Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığın Yunan makamlarının elinde maruz kaldığı muameleye ilişkin ciddi endişelerimi ifade etmek için yazıyorum. Bildiğiniz gibi, Yunanistan’ın Doğu Makedonya ve Trakya bölgesindeki Eğitim Müdürü geçtiğimiz günlerde, öğrencilerin Cuma namazına katılmasına izin vermek için azınlık ilkokullarının Cuma günleri erken paydos etmesini yasaklayan bir mektup yayınladı. Bu, Müslüman öğrencilerin dini görevlerini yerine getirmelerini etkili bir şekilde engellemektedir. Bu tebliğ, azınlık ailelerinin %99’unun katıldığı bir boykotla karşılandı.
Dahası, son 20 yılda hem Türkçe hem de Yunanca müfredat arz eden azınlık okullarının sayısında hızlı bir düşüş yaşandı. Yeni milenyumun başında faaliyet gösteren bu tür 230 okuldan bugün sadece 103’ü faal olarak kalmıştır. Geçen Eylül ayında 12 okul daha kapatıldı. Birlikte ele alındığında, bu önlemler, topluluğun hem dinlerini özgürce yaşama hem de ana dillerinde eğitim alma haklarını baltalamak için bilinçli bir kampanyanın varlığını ortaya koymaktadır.
Yunan hükümeti Batı Trakya’da bir Türk azınlığın varlığını tanımıyor. Bu tek başına bir endişe sebebidir ve 1923 Lozan Antlaşması’na aykırıdır. Bununla birlikte Yunanistan, Müslüman toplumu dini bir azınlık olarak tanıyor. Bu nedenle, Yunan makamlarının sınırlı anlayışında bile Müslüman okul çocuklarının Cuma namazına gitmelerini engellemek ayrımcılık anlamına geliyor. Devam etmesine izin verilmiş olması, kesinlikle Yunanistan’ın asimilasyon amacıyla topluluğa karşı sistematik ayrımcılığa girdiğini göstermektedir.
En son genelge, çocukların Cuma namazına katılmalarına ancak velilerinin her Cuma okula gelerek bir belge imzalamaları halinde izin veriyor. Bu fiilen dini bir azınlığın üyelerinin ibadet haklarına erişmek için kendilerini bu şekilde (sadece dini bir azınlık olarak) tanımlamalarını istemek anlamına geleceğine katılacağınızdan eminim.
Komisyon, Batı Trakya’daki Türk toplumu gibi dini azınlıkların, dinlerini uygulama haklarından ödün vermeden eğitim haklarını kullanabilmelerini sağlamak için hangi adımları atacak? Komisyon, bu konuda Yunan makamlarının eylemlerinin Avrupa hukuku kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal edip etmediğini belirlemek için bir soruşturma açacak mı? Eşitlikten Sorumlu Komisyon Üyesi olarak, bu tür örnekler maalesef hala AB üye devlet yetkilileri tarafından uygulanıyorken, Avrupa’da dini ayrımcılığın sona ermesi için nasıl bir baskı yapmayı düşünüyorsunuz?”