İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’den Miraç Kandili mesajı
İskeçe Müftüsü Ahmet Mete Miraç Kandili vesilesiyle bir mesaj yayınladı.
Ahmet Mete’nin yayımladığı mesaj şöyle:
“Değerli Müslüman Türk Kardeşlerim!
İçinde bulunduğumuz mübarek üç aylara önem ve anlam kazandıran gecelerden biri olan mübarek Mirac Kandiline kavuşmuş olmanın huzur ve sevincini yaşıyoruz. Önümüzdeki 27 Şubat 2022 Pazar’ı Pazartesi gününe bağlayan gece Mirac Kandilidir. Pek çok hikmet, mesaj ve müjdelerle dolu olan bu feyizli gecede, İsrâ ve Mirac hadiseleri meydana gelmiştir.
“Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Hiç şüphesiz o, layıkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (İsrâ:1)
Hicretten yaklaşık bir buçuk yıl önce vuku bulan Mirac hadisesinin iki aşaması vardır:
Birinci aşamada Hz. Peygamber (sav) Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürülür. Kur’an’ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında İsrâ adını alır.
İkinci aşamayı ise Hz. Peygamberimizin Mescid-i Aksâ’dan meleklerin dahi erişemediği ‘‘sidretü’l-münteha’’ denilen makama yükselişini oluşturur. Mirac olarak bilinen bu olay, hadislerde ayrıntılı biçimde anlatılır.
Aziz Kardeşlerim,
Hak Teâlâ Hazretleri ilâhi mükâfatla şereflendireceği kullarını çeşitli imtihanlardan geçirmektedir. Peygamber Efendimiz de bir takım sıkıntılarla karşılaşmış, fakat hepsine göğüs germiştir. Bunlardan bazıları; yetim olarak büyümesi, Peygamberlik göreviyle şereflendiği zaman amcası Ebu Lehep gibi en yakın akrabalarından işkence görmesi, İslâm’ın yayılmaya başlamasıyla Mekkeli müşrikler Peygamberimizin önünü kesmek için çeşitli entrikalar çevirmeleri ve şiddetli işkenceler yapmaları, insanlık tarihinde eşine az rastlanan işkencelerden biri olan bütün Müslümanları ekonomik ablukaya alınması, en sıkıntılı günlerinde Peygamberliğin onuncu yılında onun en büyük destekçisi, ilk Müslüman hanım olan eşi Hazret-i Hatice’nin vefatı, çok kısa arayla her ne kadar Müslüman olmadıysa da onu koruyan amcası Ebu Talib’in ölümü, bunun üzerine gittiği Taif denilen yerde oranın halkı tarafından büyük hakaretlere maruz kalması.
İşte böyle bir ortamda Yüce Allah (c.c.), Peygamberini adeta teselli edercesine Mirac ile onurlandırmıştır. İsrâ ve Miracın, biz mü’minleri ilgilendiren yönü, mahiyetinden daha çok sonucu ve sonuçtan alınabilecek işaret ve mesajlardır. Peygamberimiz (s.a.v)’in, Yüce Allah’ın huzuruna yükseldiği en manalı ve en büyük mucizelerden biri olan Mirac, Resulullah’ın şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir yükseliş ufkudur. Bu hadisede; maddî ve manevî yükselişe, bütün saf duygulardan, her türlü kötülüklerden arınarak gerçek kulluğa, en yüce mertebeye işaret vardır. Mirac olayının, Müslümanlar için önemli sonuçlarından birisi de hiç şüphe yok ki, İslâm dininin temel direği ve mü’minlere bir Mirac hediyesi olan namazdır. Onun içindir ki, Mü’minin Miracı olmuştur. Nasıl ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Miracta vasıtalardan arınmış olarak, Yüce Mevlâ ile buluştu ise; mü’min de namazda vasıtasız, hiçbir aracıya gerek duymadan, doğrudan doğruya Rabbinin huzuruna çıkar, sadece O’na kulluk etme ve sadece O’ndan yardım isteme fırsatı bulur.
Öyle ise mü’min, günde beş vakit farz namazını dikkatle, şuur ve huşu içerisinde kılacak olursa, o namaz onun için bir Mirac olur.
Miracın diğer bir önemli sonucu, Bakara Suresi’nin son iki ayetinin nazil oluşudur. “Amenerrasûlü” diye de anılan ve yatsı namazlarından sonra mihrabiye olarak okunan bu mübarek ayetlerle; ilâhi emirler karşısında mutlak itaate yönelen mü’minlerin inançlarındaki sadakatleri ifade edilmektedir.
Miracın bir başka sonucu ise, Hz. Peygamberin ümmetinden, Allah’a şirk koşmayanların affedileceklerinin va’d edilişidir.
İnsan bilerek ya da bilmeyerek günah işleyebilir. İşlenen günahtan pişmanlık duymak ve Allah’tan af dilemek, bir daha günah işlememeye azmetmek kaydıyla, Allah-ü Teâlâ, işlenen günahları affedebilir.
Böyle müstesna bir gece vesilesiyle Peygamberimiz (s.a.v)’e vahyedilen, insanlığı mutluluğa götürecek prensipleri de hatırlamak gerek. Çünkü Kur’an’da Miracın ruhi hallerinden söz edilirken; “Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti’’ buyrulmaktadır. Vahyedilen bu hakikatleri şöyle özetleyebiliriz:
-Yalnız Allah’a ibadet etmeli,
-Ona hiçbir şeyi ortak koşmamalı,
-İsraf ve cimrilikten sakınarak kazancı yerinde harcamalı,
-Ana-babaya iyi davranmalı,
-Hısım-akrabaya, fakir ve yoksullara yardım etmeli,
-Çocukları öldürmemeli,
-Toplumu ve aileyi temelinden sarsan zinaya ve ona teşvik eden sebeplere yaklaşmamalı,
-İnsan hayatına saygı göstermeli,
-Yetimlerin haklarını korumalı,
-Verilen sözde durmalı,
-Ölçü ve tartıda, her söz ve davranışta doğruluğa dikkat etmeli, hile yapmamalı,
-Yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürümemeli.
Bu sayılan prensipler, fert ve toplumun manevi huzuru, iyilik ve güzelliklerin kaynağı ve ahlâki seviyenin yükselmesi için gerekli olan vazgeçilmez prensiplerdir.
Değerli Kardeşlerim,
Bu ulvi kandilin ebediyyen gök kubbemizi ve gönül dünyamızı aydınlatmasını, bu mübarek gecenin yüreklerimize ebedi bir diriliş ve sonsuz bir sevinç getirmesini diliyorum. İdrak edeceğimiz Mirac Kandilinin bütün yaratılmışlara, yediden yetmişe bütün milletimize, İslâm ümmetine ve tüm insanlığa hayır, huzur ve mutluluk getirmesini diliyor, bütün müminlerin bu aydınlık gecelerini tebrik ediyorum.
Buna göre, kandilleri birer fırsat bilmeli, bu müstesna zaman dilimlerinde Allah’a daha da yakın olmaya çalışılmalıyız. Bilelim ki, Allah’a yakınlık, O’nun emirlerini yerine getirmek, yasak ettiği şeylerden kaçınmakla mümkündür. Bu vesileyle, barış ve huzur dolu bir dünya için ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın daha aydınlık yarınlara kavuşmasına vesile olması dileğiyle gönül aydınlığı olan Mirac Kandiliniz mübarek olsun.”