“Biz huzurlu yaşamak isteyen insanlarız”
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve Gümülcine Müftüsü Şerif, Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığın karşı karşıya olduğu sorun ve hukuki baskılara dikkati çekerek, Başbakan Kiryakos Miçotakis’in Türkiye ziyaretinin azınlıklar açısından sevindirici olduğunu söyledi.
Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, Anadolu Ajansının (AA) “Global İletişim Ortağı” olduğu Antalya Diplomasi Forumu 2022 (ADF) vesilesiyle bulunduğu Belek’te AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
ADF’ye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren ve Forumu düzenleyenlere teşekkür eden Şerif, ADF’nin Birleşmiş Milletlerin (BM) küçük bir örneği olduğunu söyledi.
Şerif, “Sayın Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) da söylediği gibi dünyaya hitap eden, insanlığa hitap eden çok güzel konuşmalar oldu. Hem Dışişleri Bakanı’nı (Mevlüt Çavuşoğlu) hem de Cumhurbaşkanımızı tebrik ediyorum.” dedi.
Batı Trakya’yı anlamak için çok eskilerden bahsetmek gerektiğini dile getiren Şerif, “Biz 1923 yılında Lozan Anlaşması ile İstanbul Rumlarına karşılık olarak Batı Trakya’da bırakılmış bir topluluğuz. Resmi olarak belli olmamakla beraber, nüfusumuzun 120 ile 150 bin arasında olduğu ifade ediliyor.” diye konuştu.
Şerif, kendilerinin dini açıdan özerk olarak, belirli şartlar altında Batı Trakya’da bırakıldıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Bundan dolayı gerek İstanbul’da gerekse Batı Trakya’da azınlığın kendi camileri, kendi okulları var ve bunları kendileri yönetiyorlar. Buralarda eğitim Yunanca ve Türkçe oluyor. Vakıflarımız, camilerimiz var. İnsanlarımız bu anlaşmalar altında Batı Trakya’da bırakıldılar. Fakat aradan neredeyse 100 yıl geçti. Bu 100 yıl içinde azınlığımızın okullardaki eğitim içeriğinden birçok ders programı çıkarıldı. Yani benim ilkokula gittiğim dönemle bugünkü dönem arasında dağlar kadar fark var. Türkçe dersler gün geçtikçe daha da azalıyor. Devlet kendi kontrolü altına daha fazla alıyor.”
Şerif, müftülerin daha önce halk tarafından benimsenen ve kabul edilen insanlar olduğunu belirterek, “Fakat 1985 yılından sonra devlet azınlığa sormadan müftüler atıyor. Burada vakıflar var. Bakıyorum, buradaki azınlık vakıflarına geçmişte Türkiye düzenlemeler yaptı. İyileştirme yapıldı. Ama ne yazık ki 2022 yılında bizde hala daha vakıflarımızın başında cunta döneminde yapılan tayinler devam ediyor.” şeklinde konuştu.
“Topluma göz dağı veriliyor, üzerimizde hukuki baskı oluşturuluyor”
Kendilerine yönelik mali kontrollerin ve hukuki müdahalelerin yapıldığını anlatan Şerif, “Bunlar azınlığımızı hem rahatsız ediyor hem üzüyor. Birçok arkadaşımız yargıyla karşı karşıya getiriliyor. Küçücük olaylarda yargı.” ifadesini kullandı.
Şerif, İskeçe’de yaklaşık 7 ay önce bir hak arama yürüyüşü yaptıklarını, bu yürüyüş gerekçesiyle kendilerini yargılanırken bulduklarını şöyle anlattı:
“Bir hak arama yürüyüşü. Yani, Avrupa İnsan Hakları (Mahkemesi), bizim Türk olarak tanınmamızı istiyor. Biz de Yunanistan’ın bunu tanımasını istiyoruz. Yürüyüş yaptık. Yürüyüşte güya o günlerde maske takmak serbest diye yürüyüş esnasında kalabalıklarda maske takın deniyordu. Biz de buna aynen uyduk, maskelerimizi taktık. Maskelerimizi takmış olmamıza rağmen önde gelen arkadaşlarımızı mahkemeye verdiler. Soruşturma yapılıyor şu anda.”
Soruşturmanın henüz mahkeme safhasına gelmediğini ancak gelirse 300 avro ile hapis cezasına kadar yargılanmalarının söz konusu olduğunu belirten Şerif, “Bu kişiler arasında ben de varım, İskeçe Müftümüz de var, belediye başkanları da var. Soruşturma açıldı. Şu anda soruşturmaya tabi tutuluyoruz. Bakalım netice ne olacak.” dedi.
Şerif, kanuni haklarını bu yürüyüşle aradıkları için bu soruşturmayla kendilerine yönelik baskı uygulandığına dikkati çekerek, “Topluma bir göz dağı, üzerimizde de hukuki bir baskı yani yargı baskısı oluşturuluyor. Bunlar bizi ister istemez azınlık olarak rahatsız ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Soruşturma sürecinin ne zaman sonuçlanacağına dair bir öngörü olup olmadığına ilişkin ise Şerif, “Maalesef yok çünkü 7 ay önce yaptığımız bir yürüyüşün soruşturmasını 7 ay sonra, birkaç gün önce yaptılar.” ifadesini kullandı.
“Başbakan Sayın Miçotakis’in buraya gelmesi bizi sevindiriyor”
Şerif, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in Türkiye ziyaretinin, Batı Trakya’daki Türk azınlığın sorunlarının çözümüne yansımalarının olup olmayacağına ilişkin, “Biz azınlığız, çoğunlukta yaşayan insanlar bizim halimizden anlamaz. En çok sevinenlerden biri biziz. Şahsen de benim.” diye konuştu.
Karşılıklı ziyaretlerin daha sık olmasını arzu ettiklerini belirten Şerif, “Bundan iyi neticelerin çıkmasını ummak istiyorum. Yani ‘umuyorum’ demiyorum, ‘ummak istiyorum.'” dedi.
Şerif, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ADF’nin açılışında yaptığı konuşmada dünyanın huzursuz haline dikkat çektiğini hatırlatarak, “Yunanistan’la Türkiye iki komşu ülke. Birbirinden uzaklaşmaları da mümkün değil. Biz azınlıklar, gerek İstanbul Rumları gerekse biz kendi isteğimizle kalmış insanlar değiliz. Anlaşılmış, çerçevesi çizili. Biz bu hukuk ve anlaşmalar çerçevesinde Yunanistan’da yaşamak istiyoruz. Başbakan Sayın Miçotakis’in buraya gelmesi de bizi sevindiriyor. Umarım İstanbul Rumlarını da ziyaret eder. İnşallah Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Batı Trakya’ya gelir, o da bizleri ziyaret eder. Ama bu ziyarette ben Miçotakis’in de beraber gelmesini arzu ederim, doğrusu. Çünkü biz huzurlu yaşamak isteyen insanlarız.” şeklinde konuştu.