SADIK AHMET DOĞULMAZ SADIK AHMET OLUNUR…
Bir tarafta sol görüşlü “Ulusal Kurtuluş Ordusu” (ELAS), diğer tarafta ise sağ görüşlü “Hür Demokratik Yunan Ordusu” (EDES). Kısaca 4 Aralık 1944’te başlayıp 1950’de sona eren Yunan İç Savaşı ve arada sıkışıp kalan Türkler. Unutmadan, kod adı Kemal Kaptan olan Mihri Belli’nin savaş sırasında Türklere çok büyük yardımı ve katkısı olmuştur.
Savaşın, kıtlığın ve sefaletin sürdüğü bir dönemde 7 Ocak 1947’de tatlı bir çığlık ve sevinç göz yaşları Gümülcine’nin Sirkeli köyünde bir evi doldurur. Dedesi, bebeğin kulağına 3 kez adını seslenir: Sadık Ahmet… Sadık Ahmet… Sadık Ahmet…
Sadık Ahmet’ ilk müjde(!) henüz 1 yaşındayken Atina’dan gelir. 1948 yılında çıkarılan 821 sayılı Anadasmos adlı arazi birleştirilmesi yasasıyla, azınlık topraklarının gaspı kolaylaştırılır. Aslında bu, bundan sonra yaşayacaklarının özetinden; yaşam mücadelesinin, kavgasının ve düşüncelerinin temelini oluşturacak olan kabustan başka bir şey değildir.
1952’de 5 yaşına geldiğinde, henüz farkında olmasa da, 2. müjde yani kâbus hayatindakini yerini alır. Çıkarılan 2185 sayılı kamulaştırmaya ilişkin yasa ile Türklerin elindeki arazilerin istimlâk edilmesinin yolu açılır. Topraklarının ellerinden alınması, geçim kaynağı toprak olan insanlara ya öl ya da git demekten başka bir şey değildir. Çok sayıda insan geçim derdi nedeniyle Yunanistan’ı terk etmek zorunda kalır. Sadık Ahmet’in ailesi ve daha niceleri, belki de başka seçenekleri olmadığından kalıp mücadele etmeyi seçer. Gidenlerin çoğu da gittikleri yerde bu mücadeleyi ve kavgayı sürdürürler.
Müjdelerin(!) ardı arkası kesilmez… Her müjde ile Sadık Ahmet yeniden şekillenir, yeniden doğar…
27 Ağustos 1953’te, Yunanistan’dan göç edenlerin mülklerine, devletin el koymasını öngören 2536 sayılı yasa kabul edilir.
28 Ocak 1954’te Azınlık Okulları Eğitim Kanunu (3065 sayılı Mareşal Papagos Kanunu) yürürlüğe konulur.
1955’te 3370 sayılı Yunan Vatandaşlık Yasası kabul edildi. Yasanın ünlü 19. maddesine göre Türklerin, Batı Trakya’daki varlığı Atina’nın keyfine kalmıştır. 60 binin üzerinde Türk, keyfî nedenlerle vatandaşlıktan atılır. Dünya sessizdir… Sadık Ahmet’in 19. maddenin dışında kalması sadece ve sadece o dönemde yaşının küçük olmasıdır.
1959’da 12 yaşındadır ve şimdi başka bir müjde ile karşı karşıyadır. Atina, şimdi de Turklerin mallarına göz dikmiştir. Yürürlüğe konulan 3958 sayılı yasayla Yunanistan’dan ayrılmış Batı Trakyalıların mallarına el konulabilecektir.
4 Ağustos 1965’te Batı Trakya Türklerinin ev, dükkân, tarla gibi taşınmaz mal satın almaları ve kiralamaları yasaklanır.
Her Batı Trakya Türkü gibi Sadık Ahmet de zorluklar içinde yaşar ve pişer. Celal Bayar Lisesi’nden mezun olan Sadık Ahmet’ii 1966-67 öğrenim yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görürüz. Bir yıl sonra 1967’de de Selanik Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde…
21 Nisan 1967’de Yunanistan’da Cunta Hükümeti iktidara el koyar. Yönetimi ele geçiren Faşist Askeri rejimin ilk hedefi solcular ve Türk azınlık olur. Solculara ve azınlığa yönelik planlı şiddet, taciz, baskı, işkence ve öldürme olayları yaşanır. Şimdi hayatının akışını ve kararlarını etkileyecek çok daha büyük bir sürprizle; baskı rejimiyle karşı karşıyadır. Şimdi o, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin, bu coşkun akan nehrin ve yenilmez kavganın ve özgürlük mücadelesinin tam ortasında yer alan, onu soluyan ve damarlarında hisseden bir demokrasi, hak ve hukuk savaşçısıdır.
Cunta yönetimi aynı yıl, 1950’den beri üç yılda bir yapılan seçimlerle iş başına gelen cemaat yönetim kurullarını dağıtır ve yerlerine yeni heyet “ataması” yapar… Secim yerine atama bundan böyle hem Batı Trakya’da hem de Rodos, İstanköy ve 12 ada Türklerinin en büyük sorunu olacaktır.
7 Ocak 1970’te Gümülcine Türk Gençler Birliği tabelasındaki “Türk” ifadesi kaldırılır.
21 Ocak 1972’de okul encümenlerinin yetkilerini ortadan kaldıran 1109 sayılı kanun hükmünde kararname yürürlüğe sokulur. Ardından 3 Mart 1972’de bir hükümet genelgesiyle okul isimlerindeki Türk ifadesi kaldırılır.
Aynı yılın Aralık ayında iki önemli gelişme yaşanır. 22 Aralık’ta Tabakhane Camii, Yunan makamlarınca yıktırılır. 1260 sayılı yasa ile de haberleşme ve yazışma ile basın ve örgütlerde Türkçe yer isimlerinin kullanılmasına yasak getirilir.
1973 yılında Türklere miras yoluyla intikal eden her türlü taşınmaz malın tasarruf hakkı, vilayetlerdeki özel bir komisyonun izin ve takdirine bırakılır. Kısaca kuzu kurda teslim edilir. Yine alınan bir kararla Türkçe radyo ve müzik dinlenilmesi, Türk filmi ve televizyonu seyredilmesi yasaklanır.
1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı olmuş ve Yunan Askeri Cuntası devrilmiştir. Şimdi sıra demokrasinin yeniden kurulmasına gelmiştir. 9 Haziran 1975’te kabul edilen yeni anayasayla Yunanistan, Batı Trakya hariç demokratik bir ülke haline gelir. Batı Trakya’ya Demokrasinin “D”si bile ulaşmaz. Dahası baskı, yıldırma ve bölme politikaları tam gaz devam eder. 1976’da Dedeağaç ve Susurluk Türk Okulları ile Miri Köyü Camii yakılır. 1977’de azınlık okullarında sadece Selanik Özel Pedagoji Akademisi mezunlarının öğretmenlik yapmasını öngören 695 sayılı yasa çıkarılır. Böylece eğitimin temeline dinamit atılmış olur. 1978’de Bakanlık kararnameleri ile Türk okullarındaki Türkçe dersler ve dersliklerin sayısı azaltılır.
Sadık Ahmet 1978’de 34 aylık askerlik ile 1 yıllık zorunlu hizmetten sonra Batı Trakya’ya gelir. Artık kavga ve mücadelede iyice pişmiştir. Hele hele faşist askeri rejime karşı öğrencilerin başı çektiği kavga ve mücadelede faşist askeri rejimin devrilmesi örneğinde olduğu üzere mücadele etmeden, kavga verilmeden hak alınamayacağını görmüştür. Şimdi sıra, kavga ve mücadeleyi Batı Trakya’daki Türk azınlığın hak ve hukuk mücadelesi için vermeye gelmiştir.
Sadık Ahmet ilk olarak 1985 yılında, Batı Trakya Türklerinin sorunlarını uluslararası kamuoyuna duyurmayı amaçlayan bir imza kampanyası başlatır. Bu faaliyeti nedeniyle 8 Ağustos 1986’da tutuklanır. Ancak engellemelere rağmen, 15.000’e yakın imza toplamayı başarmıştır.
Ertesi yıl, 25 Eylül’de Selanik’te bulunan İnsan Hakları üyelerine Batı Trakya Türklerinin sorunlarını açıklayan bildiriler dağıtır. Karşılığı demokrasinin beşiği olarak görülen Yunanistan’da 30 ay hapis cezasına çarptırılmak olur.
18 Haziran 1989 genel seçimlerine bağımsız aday olarak katılır ve Batı Trakya Türklerinden seçilen ilk bağımsız milletvekili olur. Ama sözkonusu Türk azınlık olunca demokratik hak ve özgürlükler işlemez. Çok geçmeden milletvekilliği iptal edilir.
26 Ocak 1990’da gerçekleşen bir konuşmasında, Batı Trakya Azınlığı için “Türk” ifadesini kullandığı için tutuklanır ve hapse atılır.
8 Nisan 1990’da ikinci kez bağımsız milletvekili olarak seçilen Sadık Ahmet, 13 Eylül 1991’de Batı Trakya Türklerini temsil eden ilk siyasi parti olan Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) partisini kurar ve genel başkanlığını üstlenir.
Bu gelişme üzerine ileri demokrasiye geçmek isteyen Yunanistan, 1993’te seçim yasasında değişikliğe giderek, seçimlere katılan partilerin mecliste temsil edilebilmesi için ülke bazında %3’ün üzerinde oy alma zorunluluğu getirir. Yunanistan nüfusunun yaklaşık %1,5-2’sini oluşturun Batı Trakya Türk azınlığı ile DEB’in Meclis’e girmesi böylece engellenmiş olur.
Sadık Ahmet tüm engellemelere rağmen sonraki yıllarda da Batı Trakya Türk azınlığının hak ve hukuk mücadelesi için sonuna kadar uğraşır. Ta ki, 24 Temmuz 1995’te Lozan Antlaşması’nın 72. yıldönümünde, Gümülcine şehrine bağlı Susurköy (Sostis) köyünün dışında şüpheli bir trafik kazası ile hayatını kaybedene kadar.
Sadık Ahmet’in yüreklerde yaşamakta, yaktığı ateş hala yanmaya devam etmektedir. Bir Sadık Ahmet gitmis onbin Sadık Ahmet mücadelede yerini almıştır.
Sadık Ahmet, Batı Trakya Türk Azınlığı için bir meşale , bir özgürlük ateşidir. Bu meşale, bu ateş hiç sönmeyecektir.
Son Söz: Sadık Ahmet bu kavganın meşalesi, Lozan da Batı Trakya Türklerinin tapusudur…