“Hükümet müftülük sorununu çözme çabasında değildir”
İskeçe SİRİZA Milletvekili Hüseyin Zeybek, hükümetin müftülüklerle ilgili hazırladığı yeni yasal düzenlemeyle ilgili meclis kürsüsünden görüşlerini dile getirdi.
Müftülük konusunun alakasız yasa tasarıları arasına konularak, durumun geçiştirilmeye çalışıldığını belirten Zeybek, “Öncelikle şunu vurgulamak isterim ki, ayrı bir yasa tasarısı ve karşılıklı fikir alışverişi sonucunda alınması gereken ve azınlık mensupları için son derece önemli olan Müftülükler konusunun alakasız yasa tasarıları arasına katıp geçiştirmek çabaları içerisindesiniz” ifadelerine yer verildi.
“Yeni Demokrasi hükümetinin, doğrudan azınlığı ilgililendiren bu konuyu, azınlığın görüşlerini önemsemeden, din özgürlüğü konularına otoriter bir şekilde müdahale etme girişimidir” sözleriyle değerlendiren Zeybek sözlerine şöyle devam etti:
“HÜKÜMET MÜFTÜLÜK SORUNUNU ÇÖZME ÇABASINDA DEĞİLDİR”
“Burada belirtmek isterim ki, Hükümet’in bu tutumu tek bir şeyi kanıtlıyor, o da din hürriyetine hiçbir şekilde saygısı olmadığı ve Müftülük sorununu çözme çabasında olmadığıdır. Daha ilk maddelerden başlayarak, Müftülüklerin doğrudan Eğitim ve Din İşleri Bakanlığına bağlı devlet dairesi olacağını vurgulanmaktadır. Bu şekilde müftülükler asıl özelliklerini yani dini karakterlerini yitirerek resmi devlet dairelerine dönüştürülmektedir.
Bir kez daha vurgulamak isterim, bu bir gerilemedir ve bu tercihin hizmet ettiği amaç, müftünün yasallık ilkesini ve yargı karakterini korumak ise, şahsi görüşüm, miras ve aile hukuku ile ilgili yargı yetkilerinin ayrı tutulması gerektiğidir.
Daha ilk maddelerde görüldüğü gibi, müftülüklerin personel alımı için arttırılan kadroların abartılı bir sayıda olduğunu görmekteyiz.
Sağlık sisteminin, özellikle İskeçe Devlet Hastanesi’ne değinmek isterim, tüm branşlarda ciddi eksikliklerin olduğu bir dönemde, Eğitim sisteminde ciddi bir kadro eksikliği bulunan bir dönemde, Müftülükler için öngörülen kadroların fazla olduğuna ve bu girişimin tamamen Müftülüklerin bürokratik bir işleyiş biçiminin yaratılmasına katkıda bulunduğuna inanıyorum.
Müftü adayı listesi hakkında görüş sunacak bir Danışma Kurulunun kurulmasını belirleyen 158. madde ile de ciddi soru işaretleri gündeme gelmektedir.
Bu kanun maddesine itirazlarım şu şekildedir:
1) İlk olarak, danışma kurulunun sadece 33 üyeden oluşacağı ve bunlardan sadece 10’unun Müftülüklere kayıtlı İmamlar olacağı beliritlmektedir, İskeçe’deki kayıtlı ve aktif imamların sayısı bir merak konusu? Acaba müftülüğe kayıtlı aktif imam sayısı 10 bulmaktamıdır?
2) İkincisi, bu 33 üyenin kura sonucu belirleneceği.
3) Üçüncüsü de, kurulun önerileri yetkili Bakanı etkilememekte sonuç olarak istediği kişiyi atamaktadır.
Danışma Kurulunun az sayıda üyeden olduştuğunu belirtilmek isterim. Ayrıca sadece Müftülük listelerinde kayıtlı olan imamlara yer verilmektedir, oysa camilerde görev yapan tüm aktif İmamlar bu listeye dahil edilmelidir.
En önemlisi de kura sisteminin dini lider seçiminde ciddi bir yöntem olmadığını da vurgulamak isterim ve tüm süreç bir piyangoymuş gibi ele alınmamalıdır.
Son olarak, kurulun görüşü Bakanda bağlayıcı bir unsur oluşturmuyorsa, var olma nedeni, ve bu yöntem sorgulanmalıdır?
Dolayısıyla, Müftü Eğitim Bakanı tarafından atandığına göre, oluşturulan Kurulun hiçbir yetkisi yoktur tamamen simgeseldir. Belirli yetkilere sahip bir kurul hiçbir koşulda tüm azınlığı temsil edemeyeceği gibi, bu müftülük sorununu çözmek istemediğinizin bir ispatıdır. En önemlisi de aldığınız bu kararlar azınlıkla istişare yoluyla alınmadığından azınlığı yok saydığınızın bir göstergesidir.
Partimin bu konudaki tutumunun net olduğunu düşünüyorum, bu nedenle bu hükümlere katılmıyoruz.
Azınlığımızı ilgilendiren ve alınacak her karar ile ilgili önce azınlıkla istişare etmeniz gerektiği düşüncesindeyiz.
Ayrıca, yasa tasarısının 153. maddesinin çok büyük bir hata olduğunu vurgulamaκ isterim buna göre müftülük makamına gelecek olan kişinin müftülükte kayıtlı on yıllık imam deneyime sahip Medrese mezunu olması maddesidir. Bu bir nitelik sayılamaz ve Müftü’nün makamını ve statüsünü itibarsızlaştırır.
Basit bir deyişle, dini bir lise mezunununu dini bir lider statüsüne getirmektedir. Sanırım benzer örnekler Ortodoks Kilisesi’nde mevcut değildir, bu yüzden burada Müftü’nün itibarını zedelemek gibi bir amaç olduğu ortadadır.
Son derece önemli bir diğer konu da, vakıf yönetim kurullarının müftülüklerle olan bağlantısıdır. Geçmişte, vakıf yönetim kurullarının Müftü ile tek bağlantısı, sadece aldıkları kararı denetlemesiydi. Ve özünde bağımsızdılar.
Şimdi, sözkonusu tasarıda:
– Vakıf heyetlerinin elemanları, tayinli Müftülerin gerekli gördükleri durumunda elemanları Müftülüklere tahsis etmeleri mecburiyeti doğmaktadır.
– Müftülüklerin ek gelir kaynakları, vakıf heyetlerinin yönetimi altındaki bağışlar ve miraslardan ve bunlardan gelen fonlardan sağlanacaktır.
– Vakıf Heyetleri Müftülüklerin barınması ile ilgili ücretsiz olarak bina tahsis edebilecek, bunun karşılığında o mülklerin vergisinden muaf tutulacaktır.
Birçok kez gündeme getirdiğim diğer bir konu da, 2008 yılından bu yana yasal çerçevesi henüz tamamlanmadığı gerekçesiyle yapılmayan vakıf heyeti seçimleridir.
Vakıf heyetlerinin Yönetim kurulu seçimleri henüz çözülmemiş ve sürekli görev süreleri uzatılırken VAKIF HEYETİNİN ASIL GÖREVİ GÖZ ARDI EDEREK VAKIF MALLARINI BİR HAZİNE OLARAK GÖRMEKTESİNİZ VE BU EKONOMİK KAYNAĞI DEVLET DAİRESİNE DÖNÜŞTÜRDÜĞÜNÜZ MÜFTÜLÜKLERE AKTARMAKTASINIZ.
Yargı yetkisini kullanan ve dini bir görevi olan Müftüye devlet
memuru yemini ettirerek müftülükleri devlet dairesine
dönüştürüyorsunuz. Burada işlevlerin tam olarak karıştırıldığını ve
din özgürlüğü ayrımını açık bir şekilde görüyoruz.
Sözlerime son verirken, bu çabalarınızın seçimden önce azınlık konularını ele almak için son şansınız olduğunu düşünüyorum. Kesin olan, çözmek istemediğiniz müftülük sorununu bu hükümlerin çözmeyeceği, bundan önceki müftü atama prosedürü ile uygulamada bir farklılık yoktur. Son olarak oluşturduğunuz danışma kurulu azınlığı temsil etmemektedir ve karar verme niteliği yoktur atama kararı yalnızca bakana aittir.
Azınlığa karşı olduğunuz artık çok açık, kimseyle iştişare etmeye bile tenezzül etmediniz. Aynı zamanda bu şekilde, azınlığın dini liderinin rolünü de küçümsüyorsunuz.
Bu görüşlerimi Bakanın ciddiye alarak ve bu yasayı geri çekmesini talep ediyor aksi taktirde kabul edemeyeceğim bu yasaya hayır oyu kullanıyorum.”