Ayrımcılığa “OXI”
İkinci Dünya Savaşının patlak vermesi ile 28 Ekim 1940’da başlayan İtalyan – Yunan ve ardından 6 Nisan 1941 Alman – Yunan çatışmalarına yaklaşık 17.000 kadar Batı Trakyalı Türk Yunan ordusunda görev almıştır. Türklerden oluşan tabur ve bölükler özellikle Arnavutluk cephesinde ve Görice’nin zaptında üstün başarılar göstermişlerdir. Batı Trakya Türkleri bu çarpışmalarda 3.000 şehit vermiştir.
Her yıl kutlanan 28 Ekim OXI (Hayır) milli direniş anma gününde ne gazilerimiz ne de şehitlerimiz anılır oldu. Bunu da geçtik gel görelim yıl 2022…
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı hedef gösterilmeye devam ediliyor. Sanki hainlik yapılmışçasına azınlığımızın üzerine geliniyor. Bizler demokratik ve özgür bir biçimde yaşama mücadelesi verirken, onlar bizleri düşman olarak görmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bizler, dostluk içinde yaşama gayreti verirken onlar bizim dostluk çabamıza engel koymaktan başka bir şey yapmıyor. Kendini bilmez kişiler, sahte gündemi ulusal bazda taşımaya devam ediyor.
İlk olarak Gümülcine’nin, bir dönem Süper Lig’de; günümüzde ise 3. Lig’de mücadele eden takımı olan Panthrakikos temsilcilerinin T.C. Gümülcine Başkonsolosu sn. Murat Ömeroğlu’na gerçekleştirdiği ziyaretin birilerini rahatsız etmesinden başlayalım.
Panthrakikos Başkan Vekili sn. Alper Sali ve takımın futbolcularından biri olan Türk vatandaşı, Deniz Baykara’nın ziyaretinin kaos yaratması kabul edilemezdir. Bir kimsenin, vatandaşı olduğu bir ülkenin Başkonsolosluğuna gerçekleştirdiği ziyaret oldukça olağan bir durumdur. Söz konusu ziyarette, bünyesinde bulunduğu takımın temsilcisinin bulunması ve hediye olarak bir forma takdim edilmesi yine oldukça normal karşılanması gereken ve dünyanın neresinde olursa olsun normal karşılanan bir durumdur. Ancak, bu durum her nedense şaşırtıcı bir şekilde ülkemizde gündem olabilmektedir.
Öte yandan merhum liderimiz Dr. Sadık Ahmet’in oğlu olan, iş adamı Levent Sadık Ahmet’in Panthrakikos takımının forma sponsoru olması yine kaos nedeni olmuştur. Aslında ortada herhangi bir anormallik yoktur. Alanında kendisini kanıtlamış ve oldukça başarılı bir iş insanı olan YAKA-IKE şirketinin sahibi Levent Sadık Ahmet’in, şirketinin bulunduğu şehrin takımına forma sponsoru olması; memleketine ve bölgesine gösterdiği bir vefa örneğidir. Takdir edilmesi gerekirken, aksine hakaretlere ve bir dizi art niyetli söylemlere maruz kalmıştır. Benzer tepkilerin başka bir Avrupa ülkesinde gerçekleşme ihtimali bile bizlere bu gibi tepkilerin tüm uluslararası medya tarafından garipseneceğinin garantisini vermektedir. Hele ki, bu durumun Türkiye’de yaşayan Rumlara karşı yapıldığı düşünülürse; Yunanistan’ın olayı hangi boyutlara taşıyabileceğini tahmin edebilirisiniz.
Diğer bir konu, geçmişte kavramsal düzeyde yaşanan bazı sorunların günümüzde de tekrar etmesidir. Uzun zaman sonra bölgemizde Batı Trakya ismi ile yeni bir dernek kuruldu. Büyük hayaller ile kuruldu bu dernek. Mücadeleler verildi, birlik olundu ve kuruldu sonunda. Fenerbahçe camiasının bir parçası, bir destekçisi olarak kuruldu Batı Trakya Fenerbahçeliler Derneği. Yüzlerce Fenerbahçe sevdalısını bir araya getirdi. Ancak söz konusu derneğin adı ve varlığı bazı ırkçı ve aşırı milliyetçi çevreleri rahatsız etmeye yetiyor ve artıyor.
Yersiz eleştiriler; ayrıştırıcı söylemler ve hukuka yön verme çabaları… Bırakın, bir kez olsun şaşıralım tepkisiz kalıp, saygı duymanıza. Demokratik bir devlet olduğunuz iddiasındasınız. Bırakın, inanalım artık bizler de buna. Özgürlük nutukları atıyorsunuz. Bırakın yakamızı, yaşayabilelim özgürlüğümüzü.
Anladık, Türk kelimesinden rahatsız oluyorsunuz. Peki, Batı Trakya kelimesinden rahatsızlığınız niye? Oysa ilk kurulan Batı Trakya isimli dernek değil, Batı Trakya Fenerbahçeliler Derneği. Kanun belli, hüküm belli. Resmiyete yeni kavuşmuş olan bir dernekten rahatsızlığınız niye? Hele ki bir siyasi dernek değilken, sportif bir dernekken; sizi rahatsız eden ne? İzin verin yaşayalım özgürlüğümüzü huzurla.
Tabelasında Türk kelimesi geçtiği için İskeçe Türk Birliği’ni, Gümülcine Türk Gençler Birliği’ni ve Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’ni kapatma kararı alarak resmi statülerini ellerinden alıyorsunuz, tabelalarını söktürüyorsunuz. Türk kelimesinin geçmesinden mi bu rahatsızlığınız? Yoksa var olan gerçeklikten mi? Evet Batı Trakya bizim evimiz, evet biz Yunan vatandaşlarıyız, evet biz Müslümanız, evet bizim vatanımız Yunanistan. Ancak, biz Türk etnik kökenine sahip olan Müslümanlarız ve ana vatanımız Türkiye’dir. Bu gerçek değişmez. Çünkü bu, tarihe bu şekilde kazınmıştır.
Peki, Türk ve Yunan halklarının mübadelesine ilişkin sözleşmede anılan Batı Trakya’daki halk, Türk değil miydi? Sözleşmede yer alan Batı Trakya ifadesi resmi anlamda kabul görürken, sizin bugün buna itirazınız neden?
“Azınlık” bir tehdit değildir. Aksine, azınlık toplumları iki ülke arasında dostluk köprüleri kurulması için kullanılması gereken bir zenginliktir. Farklılık tehdit değil, güzelliktir. Her şeyden önce kişinin ırkına, diline veya dinine bakılmaksızın bir insan olduğu için saygıyı hak eder. Bence bu ülke içerisinde hepimiz saygıyı hak ediyoruz. Makedonlar, Arnavutlar, Ulahlar, Türkler ve asimile olmuş daha nicesi bu saygıyı hak ediyor.
Yıllardır süren mücadeleler, yaşanan sorunlar, huzursuzluklar neden?
Bitsin bu düşmanca yaklaşım, bitsin bu zulüm.
Gelin, huzurlu bir biçimde Yunan vatandaşı olmanın sağladığı güzellikler ile analım sizleri. İzin verin, dünyaya haykıralım ülkemizin demokrasisini.
Müsaade edin, dünya örnek alsın “demokratik” yaşantımızı.
Sözde değil, pratikte de tanınsın özgürlükler.
Kızgınlıkla, kırgınlıkla değil. Severek ve saygı duyularak anılsın Yunanistan!
Evlād-ı Fātiḥ Hān