MASKARA GÜNLERİ: KARNAVAL
Ortodoksluk İnancının Kırk Günlük Oruç günlerinin öncesi bugün 26 – Şubat – 2023 Pazar günü ülke genelinde Maskaralık Günleri olan Karnaval eğlencesi ile ülke genelini meşgul eden bir gün olarak kutlandı.
Durum böyle olunca hiçbir medya, basın yayın kuruluşu da bu durumdan azade olamadı, olamıyor. Bir nevi dini bayram havası estiriliyor. Bu öyle bir dini bayram ki, yakılan kocaman ateşin etrafında horon çekerek dönülüyor. Ayaklar sertçe yere vuruluyor ki; uykuda olan Tabiat Ana uyansın, kışın kötü ruhunu üzerinden atsın ve baharın neşesine kucak açsın. Tabiata baharın neşesini veren Kutsal Ateş oluyor yani !
Peki Allah c.c. nerde kaldı?
Tarihin derinliklerinden gelen ateşe tapma inancının bugüne kadar değişmeyen uygulaması. Vahye dayalı bir dinin temel ilkelerinde bunu tasvip etmek şöyle dursun, esasında buna karşı mücadele etmiştir İlâhi Vahye muhatap olan peygamberler.
Bu ateşe tapmanın en belirgin ve kesin uygulamasını Musa (a.s.) Peygamberin, Mısır Firavun’ların zulmünden kurtardığı İsrail Oğulları Kızıldeniz’i geçince, Sina Çölü’nün Tûr Dağında Rabbi’ne duaya yönelen Musa a.s. kavmini bıraktığı yere geri dönünce, onları daire şeklinde yakılmış ateşin ortasına koyulmuş altın buzağı etrafında horon çeker halde bulunca, bizim bugünün deyimiyle ŞOK yaşar.
Bu nedir diye sorduğunda?
Mısır’daki ibadet halimiz, dediler.
Musa a.s. onları bu ateşe tapmaktan kesin olarak men etti ancak durum bugüne kadar devam etti.
Bu ateşe tapınma inanç ritüelini biz ŞAMAN inancında da TANRININ YERYÜZÜNE ESAS YANSIMASI olarak inanıldığını görüyoruz.
Pers Mecûsileri’nde de bunun aynısını görüyoruz.
İlkel çağların, aslında böyle bir tanım pek isabetli değil ama, günümüz kullanımında revaçta olduğu için bu tabiri kullanarak şunu diyoruz; beşeri düşünce sisteminin varyantları böyle bir ritüeli doğru görebilir belki ama, bugün vahye dayalı olan Hristiyanlık inancının değişmez bir değeri olarak Hristiyan toplumunun bütün kesimlerini kuşatmış olması, üzerinde düşünülmesi gereken bir durum arz etmektedir.
Bu nasıl bir uygulama ki; Vahyin zıddı hareket, vahyin temel ilke ve ülküsü olmuş.
Bu nasıl bir inanış ki; kutsal ibadete hazırlık, o ibadetin temelden reddettiği ve sapkın saydığı bir uygulama ile başlanılabiliyor!!!.
Ve tabi bugünün yarını olan 27 – Şubat – 2023 Pazartesi günü Kırk Gün Orucunun başlangıcı olan gün TEMİZ PAZARTESİ (arındırılmış gün pazartesi) oluyor.
Yani düz mantık ile soralım ?
Bir kötülükten arınmak, temizlenmek için onu işlemek mi gerekiyor !
Yani hırsızlıktan, cinayetten … vs arınmak, temizlenmek için hırsızlık yapmak, cinayet işlemek … vs mi gerekiyor !
Bu nasıl bir mantık. Okuyup allâme olmaya gerek yok. Düz mantık kuralında dahi burada bir tezat var. Akla aykırı bir durum var.
Fazla söze ne hacet !
Heyhat!
Bu günün adı APOKRİA (Αποκριά) GÜNÜ olarak adlandırılmış. ET KESİMİ YORTUSU, ET’TEN UZAK DURMA, UZAK KALMA yani. Kırk Günlük Perhizden önce son et yeme günü olarak anılmaktadır. Et deyince, öyle tavuk, balık eti falan BEYAZ ET kavramı KATEGORİSİNE dahil edilen et türü olarak karıştırılmasın. Burada kast edilen ET KESİMİ YORTUSU’ndan maksat KIRMIZI ET kapsamına dahil olan et kategorisidir. Bunun anlamı şu: Kırk Gün Oruç (Perhiz) Günlerinde sadece kırmızı et ve ondan mahsul olan yağ türevleridir. Yenmeyen yağlı ürünler de bu kapsamda olanlardır.
Bu maskaralık günlerinin amacı nedir anlamış değiliz.
Şayet kırmızı etin zararından kurtulmanın bir şenliği ise, eğlence yaptıracak kadar zararlı olan bir besin, hayat boyu kısmen uzak tutulmalıdır.
Yok ruhumuzu kutsal ibadete hazırlıyoruz deniliyorsa, kutsal ibadete maskaralık ve rezalet fiilleri işlenilerek hazırlanmak nasıl bir uygulamadır ki; mutluluğun yaşanacağı bir ibadetin arefesinde melanetler işlenebiliyor.
Pazar günü Karnaval Tanrısının timsalinin yakılmasıyla maskaralık eğlencesi de sona eriyor.
Nedir bu Karnaval Tanrısı ?
Efsanelerin haddi hesabı yok neredeyse. En yaygın hikayelerden biri, Kenanlılar’ın Tanrısı, ki doymak bilmeyen bir obur imiş. Bu doyumsuzluk mübtelası ile yeni doğmuş bebekleri yemeyi de tebessüm ederek gerçekleştiriyormuş. Bundan kurtulmanın şenliği oluyormuş bu kutlama şenliği. Efsane böyle.
Oldukça çok efsane rivayetleri var ve hepsinin ortak özelliği PAGANİST İNANCIN TANRILARI olmalarıdır.
Paganist inanç köklerine uzanan bir şenliği gerçekleştirmek ise onu kutsamaktır. Öyle ise pazar günü Paganist Tanrı şenliği, pazartesi günü Tek Tanrı inancının ibadet başlangıcı. Bir koltukta iki karpuz yani.
Değişmeyen gerçek şu ki; Semâvî Vahye dayanmayan anlayışların, inanışların, eğlencelerin …. vs ritüellerini yaşatmak, katkı sağlamak, desteklemek … vs uygulamalara hayat vermek, onlara olan inancın ürünüdür. Bir gün Paganist kutsalın değerlerine sadakat, bir başka gün İlâhi Vahyîn kutsalına itaat. Bir koltukta iki karpuz olamayacağı gibi, bir kalpte de iki zıt inanç değeri hayat bulamaz.
Az’dan bir şey olmaz, bu kadarcık zarar etmez, denemez.
Bir damla sirke bir küp hamsi turşusuna zarar vererek bozar.
Müslüman ise böyle Paganist değerlerin şenliklerine asla iştirak edemez, katkı sağlayamaz.
Diğer toplumların sapkınlıkları ise bizi bağlamaz.
Duası kadar sever insan. Ne kadar seviyorsa, o kadar dua eder.
Ve de … kimi seviyorsa tabi. !
Saygılarımla.
Selahattin KESİT