Ana SayfaBatı Trakya HaberHaberler

Yazar Selahattin Kesit Milli Gazete’ye konuştu

14/03/2023

İlahiyatçı-yazar Selahattin Kesit, Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine yönelik zulmünü Millî Gazete’ye anlattı.

Batı Trakya Türklerinin Yunanistan tarafından yok edilmek istendiğini kaydeden Kesit, “Batı Trakyalı Türkler Yunanistan yasaları aleyhine gayri resmi hiçbir talepte bulunmuyor. Var olan anayasal haklar, Lozan Antlaşması’ndan kaynaklı uluslararası haklarının kullanılmasına izin verilmesini bekliyor” diye konuştu.

Emperyalist güçlere maşalık yapmaya ve olmayacak hayaller kurmaya doymayan Yunanistan’ın “Müslüman Türk düşmanlığı” çerçevesinde gerçekleştirdiği zulümlere maruz kalanlar arasında Batı Trakya Türkleri de bulunuyor. Bölgedeki Müslüman Türkler, Yunanistan güçleri tarafından çeşitli baskılara uğrarken Yunanistan’ın temel amacının bölgeyi ‘Yunanlaştırmak’ olduğu görülüyor. Bu doğrultuda Batı Trakya halkına hayatı çekilmez hale getirmek isteyen Yunanistan; dini, ilmi, maddi ve kültürel birçok alanda akıl almaz uygulamalar gerçekleştiriyor.

BATI TRAKYA TÜRKLERİ ZULÜM ALTINDA

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Anlaşması’nda ele alınan konulardan biri de Türkiye ve Yunanistan’da bulunan azınlıklar oldu. Anlaşmayla birlikte Batı Trakya toprakları Yunanistan’a bırakılırken bu coğrafyada yaşayan Türk ve Müslümanların hayatını rahat bir şekilde devam ettirebilmeleri adına birtakım maddeler üzerinde el sıkışıldı. Buna göre statüleri belirlenen Batı Trakya Türkleri, “Yunanistan’da yaşayan Müslüman azınlık” olarak nitelendirilirken, başta din, eğitim ve hukuk olmak üzere birçok alanda serbesti halinde olmaları kararı alındı. Batı Trakya Türkleri her ne kadar kâğıt üzerinde birtakım haklara sahip olsa da fiiliyatta tam anlamıyla çile çekiyor.

İLAHİYATÇI-YAZAR KESİT’TEN GAZETEMİZE AÇIKLAMALAR

Batı Trakya Türkleri, Yunanistan tarafından çeşitli zulümlere uğrarken konuya ilişkin olarak ilahiyatçı-yazar Selahattin Kesit ile röportaj gerçekleştirdik. Millî Gazete’ye konuşan Kesit, Batı Trakya Türklerinin Yunanistan tarafından yok edilmek istendiğini dile getirdi. Kesit, “Batı Trakyalı Türkler Yunanistan yasaları aleyhine gayri resmi hiçbir talepte bulunmuyor. Var olan anayasal haklar, Lozan Antlaşması’ndan kaynaklı uluslararası haklarının kullanılmasına izin verilmesini bekliyor” ifadelerini kullandı.

ERİTİLME VE YOK EDİLME POLİTİKASI UYGULANIYOR

-Batı Trakya’da neler oluyor? Yunanistan’ın Türklere yönelik uyguladığı zulümleri anlatır mısınız?

-Bilindiği gibi 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan’da yapılan uluslararası antlaşma gereği Batı Trakya bölgesi ve sakinleri olan Müslüman Türkler Yunanistan’a bırakılmıştı. Bunun mukabili de İstanbul’daki (sadece İstanbul belediye sınırları içinde yaşayanlar) Rum Ortodoks Hristiyanları Türkiye Cumhuriyeti’ne bırakılmıştı. O günden sonra da yaşamsal varlığını burada Yunanistan vatandaşı olarak varlığını devam ettirmektedir. Geçen zaman içinde belli dönemlerde eşit haklar kapsamında muamele gören Batı Trakyalı Türkler, 1960’lı yıllardan sonra eritilme ve yok edilme politikalarının muhatabı olmaya başlamıştır.

29 OCAK 1988 ÖNEMLİ BİR TARİH

Eğitiminde ana dilinin esası üzerine eğitim alma ve eğitim dili yanında devlet kurumlarında ana dilinde tercüman talep etme hakkı bulunan Batı Trakyalı bundan faydalanamamıştır. Gayri resmi bireysel tercümandan bahsetmiyorum. Devletin vatandaşına hizmet için görevlendireceği devlet memuru resmi tercüman olması gerekiyordu kanunlar mucibince ancak Batı Trakyalı bunu kâğıt üzerinde bir hak ve gerçekte hayalden öteye geçmeyen bir ütopya olarak gördü. 1980 yıllarına gelindiğinde artık açık açık varlık kimliği inkâr edilmeye başlandı ve en nihayetinde bu baskı Batı Trakyalı Müslüman Türkler için bir dönüm noktası olan 29 Ocak 1988 Milli Direniş Günü olacak bir protesto eylemine dönüştü ve bugün de öyle kutlanmaktadır. Yunanistan’ın azınlığa yönelik yok etme uygulamaları devam etti, ediyor ve bugün de çeşitli hilelerle, entrikalarla devam ediyor.

YUNANİSTAN’IN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ZULÜMLER

Lozan Antlaşması’na ve Yunanistan Anayasası’na aykırı olmasına rağmen Atina iktidarları, azınlığın en temel varlık hakları sebebi olan dini inanç anlayışına ve uygulamasına müdahale etmekten geri durmuyor. İnancının temeli olan cami din görevlisini devlet eliyle atıyor, müftüyü kendisine uygun kriterlerle atamasını yapıyor. Vakıflarına ise usulsüz atadığı memurlar aracılığı ile tam hakimiyet kurarak istediği gibi eritiyor. Azınlık vakıf mülkiyeti ortalama her on yılda bir eksilme yaşıyor. Okullardaki eğitim müfredatını tamamen Yunancaya dönüştürüyor. Hiçbir şekilde bırakın temelden yeni bir azınlık okulu inşa edip açmayı, var olanın yeni derslik sınıfına bile izin vermiyor. Anaokulu vs. gibi temel kurumlara ise asla izin vermiyor. Faaliyetine göz yumduklarını ise resmi olarak tanımıyor. Niye göz yumuyor derseniz? Bilmeyenlere: Bakın, ben onların temel haklarına dokunmuyorum, sadece devlet olarak onlara resmi kanallardan devlet olarak hizmet sunuyorum, durumun gerekçelendirmesi için görmezden geliyor ki, bunlar bir elin parmaklarını geçmeyen birkaç tanedir. Irk kökenini belirten hiçbir sivil toplum kuruluşuna, dernek vesaire kurulmasına asla izin vermiyor. Var olanların faaliyetine dahi izin vermiyor. Gümülcine Türk Gençler Birliği, İskeçe Türk Birliği gibi ki, ikincisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birlik lehine karar vermiş olmasına rağmen Atina yönetimleri bu Avrupa Mahkemesi kararını dahi hâlâ uygulamıyor ve uygulaması için elverişli koşulları dahi oluşturma temayülüne girmiyor.

“YASAL HAKLARIMIZI TALEP EDİYORUZ”

-Batı Trakya Türkleri ne istiyor?

-Batı Trakyalı Türkler, Yunanistan yasaları aleyhine gayri resmi hiçbir talepte bulunmuyor. Var olan anayasal, Lozan Antlaşması’ndan kaynaklı uluslararası haklarının kullanılmasına izin verilmesini bekliyor. Gelişen ve değişen dünya koşullarında günümüze ve çağımızın şartlarına uygun gelişmelerin kendisine sağlanmasını talep ediyor ancak Atina yönetimi her talebe ‘bu düşmanca bir talep’ yaftasını yapıştırıyor ve bu meyanda aleyhte gündem oluşturup toplumsal tepkiyi körüklüyor ve uluslararası mekanizmalar nezdinde bunun arkasına sığınıyor sonra da bu minvalde meclisten yasa çıkartarak azınlık talebinin yasalara aykırı oluşunu savunuyor.

-Batı Trakya Türklerinin Türkiye’den beklentileri nelerdir?

Batı Trakyalı Türkler, Türkiye’den garantörlük kapsamındaki yetkilerini azınlık lehine kullanmasını bekliyor ve bunun da sağlandığını görüyor. Yunanistan Anayasası aleyhine bir girişimde bulunmasını asla talep etmiyor. Bununla beraber Lozan kaynaklı azınlığın haklarından da taviz vermesini asla istemiyor. Bugüne kadar bir taviz söz konusu değil ama geleceğe yönelik bir esneklik zuhuru meselesi vuku bulursa burada gafil olunmamasını talep etmektedir. Olmazsa olmaz beklentimiz ise Lozan mütekabiliyet haklarının karşılıklı olarak tatbik edilmesidir. Bir diğer olmazsa olmaz beklentimiz ise Yunanistan’ın savunusunun, iddia ve söyleminin aynısının Türkiye tarafından da aynı dille söylenmesi ve iddia edilmesidir.

“MÜTEKABİLİYETİN GEREĞİ BUDUR”

Yunanistan, Lozan maddelerinde Batı Trakya’da ‘Türk azınlık’ diye bir ibâre yoktur. ‘Müslüman azınlık’ ibâresi vardır. Onun için burada “Türk azınlık” değil, ‘Müslüman azınlık’ vardır diye gerekçe göstererek uluslararası arenada Türkiye’yi Yunanistan’ın iç işlerine müdahale etmekle itham etmektedir. Böylece de kendisinin Müslümanlara genelde ve Türk azınlığa özelde yönelik baskıcı bir durumu söz konusu değildir tezini savunmaktadır. Bunun karşılığı olarak da biz şunu talep ediyoruz: Lozan maddelerinde ‘Rum azınlık’ ibâresi şöyle dursun, ‘Hristiyan azınlık’ ibâresi dahi yoktur. ‘Gayrimüslim azınlıklar’ vardır. Türkiye kamuoyu ve halkı İstanbul Rum azınlığı değil, ‘Türkiye gayrimüslim azınlık mensupları’ tanımını kullanmasını bekliyoruz. Mütekabiliyetin gereği bu olsa gerek diye düşünüyoruz.

“YOK EDİLMEK İSTENİYORUZ”

-Yunanistan’ın Batı Trakya’daki amacı nedir?

-Yunanistan, Yunanistan içinde ve özellikle Kuzey Yunanistan’da 1950’li yıllarında ana dillerinde eğitimleri ve okulları var olan Makedon azınlığın bugün yok edilmiş halini, aynı şekilde Çamarya Bölgesi’nde Arnavut azınlığın bugün için kendi öz varlıklarını teşkil eden ana unsurlarından hiçbir varlıklarının kalmayışı, ve yine herkesçe bilinen on iki adalar, İstanköy Adası ve Rodos Adası Türklerinin ana dilleri adına hiçbir temel eğitimin yapılmaması gibi eritilen ve yok edilen bir gerçeği Batı Trakya bölgesi ve orada hâlâ yaşamlarını sürdüren Müslüman Türk azınlık için de hedeflemektedir. Amacı bu sonuca yöneliktir ve politikalarını bu uğurda hedefe ulaşmak için uygulamaktadır.

-Türk halkına seslenmek ister misiniz, neler söylersiniz?

-Türk halkından şunu istirham ediyoruz. Memleket içi farklı düşünce ve argümanlarınız olabilir. Ancak bu farklılığı dış politikada uygulamaya kalktığınızda sizin gücünüzü zafiyete uğrattığını düşünerek hareket etmenizi temenni ediyoruz. Aksi durumda Türkiye adına garantörü olduğu toplumlara yönelik bir gerekçeniz kalmaz. Ülkenizin aleyhine olan eylemler günün sonunda dış mihrakların menfaatine kapital düzenin masasına yem olunur.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu