Danışma Kurulu’ndan Meri’ye sert tepki: “Kuzu postunda sunulan kötülük”
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu (BTTADK), Doğu Makedonya – Trakya Eyalet Eğitim Müdür Vekili Meri Kosmidu’nun azınlık eğitimiyle ilgili kaleme aldığı yazıya sert tepki gösterdi.
Danışma Kurulu açıklamasında, “Bu güne kadar azınlık eğitimi ile ilgili devlet tarafından alınan kararlarda, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın dahli yoktur. Nezaketen dahi olsa fikri sorulmamıştır. Devletin tek taraflı çıkardığı kanun hükmünde kararname, yasa ve genelgeler yüzünden azınlık eğitimi bu haldedir.” ifadelerine yer verdi.
“Kuzu postunda sunulan kötülük”, başlığı altında Danışma Kurulu’ndan yapılan açıklama şöyle:
“Doğu Makedonya – Trakya Eyaleti İlk ve Orta Eğitim Müdür Yardımcısı Meri Kosmidu tarafından “Azınlık eğitimi ile ilgili beş gerçek” başlığı altında kaleme alınıp, Türkçe ve Yunanca olarak basına gönderilen yazıyı büyük şaşkınlık içinde okuduk. Bu güne kadar azınlık eğitimi ile ilgili devlet tarafından alınan kararlarda, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın dahli yoktur. Nezaketen dahi olsa fikri sorulmamıştır. Devletin tek taraflı çıkardığı kanun hükmünde kararname, yasa ve genelgeler yüzünden azınlık eğitimi bu haldedir. Sayın Kosmidu’nun “gerçekler” diye önümüze koydukları, sadece kendi gayretleriyle oluşturdukları eğitim tablosunun rakamsal verilerdir. Birçoğuna vakıf olduğumuz bu verilerle devletin azınlık okullarına göstermiş olduğu güya lütufkâr tavrına, azınlığın minnet duyması arzulanmıştır. Ancak yazıda iddia edildiği gibi Yunanistan’ın Lozan Antlaşması’na ve eğitim protokollerine tam saygıyla uyduğu hususu, yazının ruhu ile çelişmekte ve gerçeği yansıtmamaktadır.
Meselâ Lozan Antlaşması’nın 40. Maddesi bize “giderlerini kendimiz karşılamamız kaydıyla her türlü okullar, öğretim ve eğitim kurumları kurma, yönetme ve denetleme’’ hakkı verdiği halde, bizlere bu kadar ihsanda bulunduğunu iddia eden devletimiz, niçin sayıca yetersiz olan azınlık ortaokul ve lise sayısını artırmamıza izin vermez? Tütün deposundan bozma İskeçe Azınlık Lisesi’nin, fiziki koşulları çağdaş eğitime uygun yeni bir binaya kavuşmasına neden engel olur? Ayrıca azınlık eğitim sistemi içinde Türkçe – Yunanca eğitim verecek anaokulu açmamıza niçin müsaade etmez? Niçin iki yıl sonra çift dilde eğitim alacak çocuklarımız tek dilde eğitim veren devlet anaokullarına mecbur edilirler? Neden öğretmenlerin anaokullarından mezun olan azınlık öğrencilerinin velilerine, çocuklarını iddia edildiği gibi geniş imkânlara sahip olan azınlık okullarına değil de daha dar imkânlı devlet okullarına göndermeleri yönünde telkinde bulunurlar? Bilmek isteriz bu telkine uyup, dar imkânlı devlet okullarına giden kaç öğrencimiz var? Beş gerçek arasında bu rakamı göremedik. Yine bilmek isteriz bu telkinlerin azınlık okullarında azalan öğrenci sayılarındaki payı nedir? Çünkü azınlık okullarımızda azalan çocuk sayısını sadece ekonomik göçle açıklamak mümkün değildir. Kaldı ki ekonomik göçün müsebbibi de devlettir. Gereksiz ve orantısız olarak tarımla iştigal eden azınlık insanının toprakları istimlâk edilmiştir. Batı Trakya Türklerinin 1923’te % 84 civarında olan bölgedeki toprak sahipliği, % 25 düzeyine kadar inmiştir. AB kaynaklı sübvansiyonlar adil dağıtılmamıştır. Bizim de iddiamız demografik yapının çoğunluk lehine düzenlenmesi için bölge bilinçli olarak Yunanistan’ın en fakir bölgesi yapılmıştır. Bunlar göçü hızlandırmış ve göç de çocuklarımızın haliyle sayısını düşürmüştür. Bunun dışında altmış bine yakın 19. Madde mağdurlarını da unutmamak gerek. 1926’da 307 olan ilkokul sayısının bugün 90 olması aslında her şeyi açıklıyor. İddia edildiği gibi azınlık okulları dikensiz gül bahçesi olsaydı, kaybımız 217 okul olur muydu?
Aslında Yunanistan Lozan Antlaşması’na ve eğitim protokollerine iyi niyetle saygı gösterip uysaydı, encümenlerimizin hakları ellerinden alınmazdı. 15 veli imzası ile okul açabilen encümenlerin, okullarımıza atanacak Türkçe öğretmenini belirleme, sözleşme yapma ve maaşını ödeme yetkisine dokunulmazdı. Bizler seçeceğimiz öğretmenlerin maaşını ödemekten yana bir şikâyetimiz yoktu. Ancak devlet eğitim özerkliğimizi baltalamak için 694/1977 sayılı yasa ile encümen yetkilerimizi, 695/1977 sayılı yasa ile de öğretmen tercih hakkımızı elimizden zorla alıp, azınlık okullarını SÖPA mezunu öğretmenlere mecbur etti. İstatistikleri seven Sayın Kosmidu’dan rica edelim lütfedip açıklasın, Azınlık eğitiminin gelişmesi ve iyileşmesi için anavatan Türkiye’de yetişip azınlık okullarında görev yapmak için gelen 363 azınlık öğretmeninin kaçta kaçına izin verildi? Kaçı görevdeyken azledildi? Onca eğitim fakültelerinden mezun azınlık öğretmeni varken, neden akademi öğretmenlerinde ısrar edildi?
Yunanistan’ın Lozan Antlaşması ve eğitim protokollerinin ruhuna tam saygıyla uyduğu 1954 yılında çıkarılan 3065 sayılı Mareşal Papagos düzenlemesi olarak da bilinen Kanun Hükmünde Kararname’dir. Maalesef buna 8 yıl tahammül edebilen Yunanistan, 1109/1972 sayılı KHK ile 3065/1954 sayılı KHK’nın Lozan Antlaşması’na uygun hükümlerini iptal etti. Bu tarihten sonra da hem Lozan Antlaşması’nın hem de ilgili protokollerin azınlık eğitimi üzerinde etkisi mümkün mertebe azaltıldı. Tamamen bitirmek için de olağanüstü bir gayret gösterildiğini gözlemliyoruz. Niyetin ne kadar kötü olduğunu çocuk azlığı ile eğitimi askıya alınmış azınlık okullarının yeterli öğrenciye ulaşmasına rağmen açılmamasından anlıyoruz. Gümülcine’de sonradan oluşan Harmanlık mahallesinin yıllardır azınlık okulu talebi hiçbir zaman karşılanmadı. Uluslararası tanınmış bu azınlığın eğitimi, dili ve kültürü üzerinde kötü emel beslemek, bu insanlara yapılabilecek en büyük zulüm olduğunu saygıyla tüm kamuoyuna duyururuz.”