Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu 29 Ocakları AA’ya anlattı
Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya Türklerinin 29 Ocak 1988’de uzun yıllardır ihlal edilmiş vatandaşlık haklarını talep etmek için Gümülcine’de toplandıklarını, bu tarihin hak mücadelesinde önemli bir yere sahip olduğunu belirtti.
Hüseyinoğlu, AA muhabirine, temel vatandaşlık haklarının iade edilmesi ve etnik Türk kimliği inkarının son bulmasını isteyen Batı Trakya Türklerinin, 29 Ocak 1988’de Gümülcine’de başlattıkları mücadele dolayısıyla 29 Ocak’ın, Batı Trakya Türklerince “Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü” olarak ilan edildiğini söyledi.
Batı Trakya Türkleri için 29 Ocak 1988’in bir dönüm noktası olarak nitelenebileceğini belirten Hüseyinoğlu, “1923 yılından o günlere kadar ilk defa 10 binin üzerinde Batı Trakya Türk Müslüman azınlığı mensubu, Gümülcine’de buluşmuş ve Yunanistan’ın onlara karşı on yıllardır uyguladığı baskı, yıldırma ve sindirme politikalarını topyekun protesto etmiştir.” dedi.
Hüseyinoğlu, 29 Ocak 1988’in ikinci yıl dönümünde, Gümülcine merkezinde yer alan Türklere ait iş yerlerine yönelik ırkçı Yunan grupların saldırdığını, bu bağlamda şehir merkezinde vandalizm ve şiddet olaylarının yaşandığını anımsattı.
Saldırılarda 300’e yakın iş yerinin talan edildiğini anlatan Hüseyinoğlu, “Bu saldırılar Türklerin yaşadıkları mahallelere de sıçradı ve bazı Türkler dövüldü. Bu bağlamda hak arama mücadelesinde bu olaylar ’29 Ocak’lar’ diye geçer. 29 Ocak tarihi Batı Trakya Türkleri adına bir dönüm noktasını teşkil etmektedir ve başta Türkiye ve Almanya olmak üzere Batı Trakya Türklerinin yoğun olarak yaşadığı yerlerde her yıl anma programları düzenlenmektedir.” diye konuştu.
BÜYÜK MÜCADELELER VERİLDİ
Hüseyinoğlu, Batı Trakya Türklerinin Yunanistan’da farklı hak gasplarına uğradığını vurguladı.
Batı Trakya Türklerinin haklarını elde edebilmek için büyük mücadeleler verdiğini dile getiren Hüseyinoğlu, şöyle devam etti:
“29 Ocak 1988’de Gümülcine’de toplanan Türklerin temel istekleri, Yunanistan’ın etnik Türk kimliğini inkar etmemesi ve vatandaşlık haklarının iade edilmesiydi. Yani eşitlik ilkesi bağlamında her Yunan’ın sahip olduğu haklara Batı Trakya Türklerinin de sahip olması. Çünkü 1983 yılında başlayan davalar sonucunda Gümülcine Türk Gençler Birliği, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ve İskeçe Türk Birliğinin adlarındaki ‘Türk’ ifadeleri resmi olarak kaldırıldı. Aynı zamanda 1950’li yılların ortasından beri de devam eden baskı, yıldırma ve sindirme politikalarının olması. Bu politikaların asıl amacı Batı Trakya’daki Müslüman Türk nüfusun azaltılmasıydı. Böylelikle, Yunan hükümetleri bu insanların asırlık topraklarını terk edip göç etmesine yönelik farklı politikalar uyguladı. İşte 29 Ocak 1988’de azınlık toplumu, etnik Türk kimliklerinin reddedilmesinin yanında Yunanistan’ın kendilerine yönelik uyguladığı ayrımcı politikalara da karşı çıkmış oldu. Asla, herhangi bir ülkeyle birleşmeyi veya bağımsız bir yapı kurmayı istemedi. O tarihte verilen temel mesaj eşitlik ilkesiydi, ‘her Yunan vatandaşı gibi biz de artık eşit vatandaş muamelesi görmek istiyoruz.’ Talepler bu yöndeydi.”
Hüseyinoğlu, yaşanan olayların ve hak mücadelelerinin ardından Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine yönelik politika değişikliğine gittiğini belirtti.
“AZINLIK HAKLARI KONUSUNDA SORUNLAR DEVAM ETMEKTEDİR”
Bu süreçte bireysel vatandaşlık hakları bağlamında bazı kazanımlar sağlanmasına rağmen azınlık haklarına yönelik sorunların sürdüğünü dile getiren Hüseyinoğlu, şunları kaydetti:
“Yunanistan, Batı Trakya Türklerinin daha önce ihlal edilen temel vatandaşlık haklarını büyük oranda iade etti. Örneğin 1970’li yıllarda evinizin çatısına dahi onarım izni alamazken bugün çok rahat bir şekilde onarım, tadilat veya bina inşaatı yapabilirsiniz. Traktör ehliyeti alımında sorunlar vardı. Onlar artık kaldırıldı. ‘Yasak Bölge’ uygulaması sonlandırdı. Temel vatandaşlık haklarında iyileştirmeler oldu. 1990’lardan günümüze süregelen asıl sorunlar, azınlığın hayati öneme sahip haklarının ihlal edilmesiyle ilgilidir. Azınlıklara özgü hakların ihlal edilmesinin yanında bu alanda yeni ihlallerin eklendiğini de görüyoruz. 1988’in üzerinden 37 yıl geçmesine rağmen özellikle azınlık hakları konusunda sorunlar devam etmektedir. Batı Trakya Müslüman Türk toplumunun seçtiği müftüler hala devlet tarafından dini liderleri olarak tanınmamakta. Türk azınlık ilkokulları her yıl kapanmaya devam etmekte, vakıflarda seçimle ilgili kanun olmasına rağmen hala seçim yapılmamakta, adında ‘Türk’ ibaresi geçen derneklerin kurulmasına hala izin verilmemektedir.”
Hüseyinoğlu, Batı Trakya’nın Meriç, Rodop ve İskeçe olmak üzere 3 bölgeden oluştuğunu bu bölgelerde yaklaşık 150 bin Türk’ün yaşadığını sözlerine ekledi.
VİDEO: Anadolu Ajansı