Tayinli müftüden ‘Kendin çal, kendin oyna’ misali röportaj

Gümülcine tayinli müftü naibi Cihat Halil’in kontranews.gr internet sitesine verdiği röportajda çelişki ve mantık dışı dolu açıklamaları Ankara’ya ‘mesaj’ olarak gösterilmek istendi.
Röportajı okuduğumuzda ise, tayinli Halil’in açıklamaları adeta önceden ne idiği belirsiz ‘arka planda kurgulanmış’ bir açıklamalar silsilesi ile karşı karşıya kalıyoruz. Öyle ki röportajda özellikle, dinen insanların farklı etnik gruplara ait olabileceklerini ifade edip edememe noktasındaki anlaşılmaz ifadeleri dikkat çekiyor.
Söz konusu gazetecinin sorduğu dikkat çeken sorulardan biri şöyle: “Son zamanlarda, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan (Batı) Trakya’yı da içeren özel görüşmeler hakkında açıklamalar geliyor. Bu konuyla ilgili olarak Yunan makamlarıyla düzenli bir iletişiminiz var mı?”
Müftü naibinin bu soruya cevabı ise şöyle oluyor:
“Hayır, biz dini bir otorite olarak siyasi konulara girmiyoruz. Bu bir mesele, ancak dinimizde insanları etnik kökenlerine göre ayırdığımızda problemler başlar. Peygamberimiz Muhammed, bunların hepsini İslam öncesi sorunlar olarak görüyordu. Peygamberin ailesinde Araplar, Farslar, Afrikalılar ve İslam’ı kabul eden Yahudiler vardı. Hiçbir ayrım yoktu.
Şimdi, burada, Yunanistan’da bir Müslüman kendisini bir etnik gruba ait olarak tanımlarken, bir başkası farklı bir etnik gruba ait olduğunu söylerse, bu kişi Muhammed’in öğretilerine uymuyor demektir. İslam’ın şemsiyesi altında, Hristiyan ailelerden gelen Yunanlılar da olabilir, bizim gibi Müslüman Yunan vatandaşları da olabilir ya da Arnavut, Bulgar veya Türk kökenli ailelerden gelenler de bulunabilir. Ancak, Yunan vatandaşları olarak Anayasa’ya saygı göstermekle yükümlüyüz ve etnik kimliğimizi din temelinde belirlememeliyiz. Dinimiz bunların üzerinde olup, bize karşımızdaki insanın inancı ne olursa olsun ona saygı duymayı öğretir.
Biz bunları her zaman Müftülükte öğretiyoruz ve ben her zaman din adamlarına insanlara karşı ayrım yapmamalarını tavsiye ediyorum. Eğer burada, Trakya’da, küçük bir toplum içinde insanlara kökenlerine göre ayrım yaparsak, bu sadece dinimiz tarafından yasaklanmakla kalmaz. Trakya, Yunanistan’ın diğer bölgelerinden, örneğin Epir veya Mora’dan farklı değildir.”
Tayinlinin ‘arka planda kurgulanmış’ bu açıklamlarına bakıldığında insanların dini inançlarını ve Hz. Muhammed’i de içine katarak Türk Azınlığın etnik kimliğini kendince tasvir etmeye ve betimleye çalıştığını görmekteyiz.
İçi boş beyhude bir çaba içinde yapılmış bu röportaj ve beraberindeki soru ve cevaplar, değil bir yere mesaj ‘kendin çal kendin oyna’ oyunundan başka bir şey değildir.