BTTÖB ‘Uluslararası Ana Dili Günü’nü kutladı
Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği (BTTÖB) ‘Uluslararası Ana Dili Günü’ sebebiyle bir açıklama yayımladı.
BTTÖB açıklamasında Azınlık eğitiminde çift dilli anaokulları talebini yineleyerek, “Batı Trakya Türk Azınlığı olarak çift dilli Türkçe Yunanca eğitim verecek anaokullarını talep ediyor ve her fırsatta bu talebimizi yineliyoruz. İki yıl sonra çift dilde eğitim alacak çocuklarımızı, anaokulunda tek dilde eğitim almaya zorlamak, çağ dışı ve dayatmacı bir anlayıştır. Ana dilin gelişiminde önemli rol oynayacak bu okulların, ilkokullarda olduğu gibi bir müfredata dayalı, geliştirmeye ve zenginleştirmeye dönük yapılması arzumuzdur” denildi.
BTTÖB tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 21 Şubat’ı, 1999’da Uluslararası Ana Dili Günü ilan etti. Uluslararası uzlaşıyı, kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek için her 21 Şubat’ta ana diline dikkat çekmek için dünyada çeşitli etkinlikler yapılıyor. Ana dili en başta anne çocuk arasındaki iletişimin sağlanması, duygu ve düşüncelerin ifade edilebilmesi, toplum içi iletişimin kurulabilmesi açısından önemlidir. Ana dili iletişim dışında kültürel taşıyıcılık sağlar. Aile ve yakın çevreden öğrenilen masallar, öyküler, ninniler, türküler de ana dil ile nesilden nesile aktarılır. Bu nedenle ana dilin öğrenilmesi ve günlük yaşamda kullanılabilir duruma gelmesi önemlidir.
Ana Dili, kişinin anneden, aileden ve çevresinden kural ve bilinçli öğrenim süreci olmaksızın öğrendiği dildir. Daha sonra sözlü ve yazılı eğitimle geliştirilir. Kişinin ait olduğu kültürü kavrayabilmesini, yaşatabilmesini, geleceğe taşıyabilmesini ve zenginleştirebilmesini sağlar. Her kültür ancak kendi dili ile vardır ve bu dille anlamlıdır. Kişinin geçmişi ile geleceği arasındaki bağı kurar ve kişiyi kendi köklerine taşır. Kişinin kimliğinin ve kişiliğinin oluşmasında belirleyicidir. Kişinin dünyayı, tabiatı ve çevresini anlamasını sağlar. Kişinin düşüncelerini en derin duygularla ifade edebilmesi ve hayatı anlamlandırabilmesi ana dili ile mümkündür. Kişi öğrendiği ve hâkim olduğu ana dili sayesinde diğer yabancı dilleri daha hızlı öğrendiği de bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir.
Konfüçyüs; ‘Bir milleti yok etmek istiyorsanız işe önce dili ile başlayın’ der.
Bir insanın ana dilinden kopması veya koparılması onun yalnızca ailesi, milleti ile bağlarının kopması değil, aynı zamanda dünya ile bağlarının kopması demektir. Dillerini kaybeden milletlerin millet olarak ayakta kalabilmeleri imkânsızdır. Ana dilinden kopan birey, pek çok milli değerlerinden de kopmuş olur. Ana dili ancak yazı dili ile ve o dilde eğitim yapılmak suretiyle geliştirilir. Ana dil eğitiminden mahrum olan halkların dillerini geliştirmeleri, kültürlerini öğrenip gelecek nesillere aktarmaları son derece zor, hatta imkânsızdır. Sosyologların, psikologların, eğitimcilerin ve eğitimle ilgili tüm çevrelerin ortak bulguları, insanların duygu ve düşüncelerini en iyi kendi diliyle aktardığı yönündedir. Özellikle çocukların ana dillerinden koparılmalarının onlara yapılabilecek en büyük işkence olduğu yine herkesin ortak görüşüdür! ‘Dilini kaybeden dinini, milliyetini, şahsiyetini kaybeder.’ Her halkın, dolayısıyla her bireyin ana dilini öğrenmeye, kullanmaya ve ana diliyle eğitim görmeye hakkı vardır. Bu evrensel bir insanlık hakkıdır.
Bu sebeple Batı Trakya Türk Azınlığı olarak çift dilli Türkçe Yunanca eğitim verecek anaokullarını talep ediyor ve her fırsatta bu talebimizi yineliyoruz. İki yıl sonra çift dilde eğitim alacak çocuklarımızı, anaokulunda tek dilde eğitim almaya zorlamak, çağ dışı ve dayatmacı bir anlayıştır. Ana dilin gelişiminde önemli rol oynayacak bu okulların, ilkokullarda olduğu gibi bir müfredata dayalı, geliştirmeye ve zenginleştirmeye dönük yapılması arzumuzdur. Bunun içindir ki azınlık ilkokullarının çocuk azlığı bahanesi ile kapatılmasına şiddetle karşı çıkıyoruz. Ana dilimizi yazılı dilde geliştirecek bu okullarımızın varlığı hayati önem taşımaktadır. Azınlık çocuklarımızın taşımalı sistemle değil de bulundukları ortamda kolayca bu imkâna kavuşmaları dileğimizdir. Azınlık ilkokullarından çocuklarımızın devlet okullarına geçişini yukarıda sıraladığımız sebeplerden dolayı doğru bulmuyoruz. Azınlık ilkokullarda çocuklarımızın ana dilinde yazılmış, yaşlarına uygun kitaplara kolayca ulaşmalarına olanak sağlayacak kütüphanelerin veya kitaplıkların oluşturulmasını istiyoruz. Özellikle engelli çocuklarımız için yine çift dilde eğitim almalarını sağlayacak okul talebimizi tüm yetkililere bu vesile ile bir kez daha duyuruyoruz. Bu okul zarurettir. Ana dilde söylenenleri güçlükle anlayan bu özel çocuklarımızı, hayatlarında ilk defa duydukları bir dilde komut veren bir eğitimcinin eline bırakmak, çağdaş eğitimin çok uzağında bir anlayıştır. Çocuklarımıza ana dilde eğitim veren Türkçe öğretmenlerinin meslek içi eğitimlerini Türkiye’de almalarına olanak sağlanmalı ve yetkililerden iyi niyetle bunu desteklenmesini bekliyoruz. Ayrıca Türkiye üniversitelerinin eğitim fakültelerinden mezun olmuş azınlık öğretmenlerine ilkokullarımızda da görev verilmesini arzu ediyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha Dünya Ana Dil Günü’nü Kutluyoruz!”