“Azınlık okullarının kapatılması Lozan antlaşmasına aykırıdır”
Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği (BTTÖB) Eğitim Bakanlığı kararıyla dört Türk azınlık ilkokulunun kapatılmasıyla ilgili açıklama yayımladı.
BTTÖB açıklamasında azınlık okullarının kapatılmasının Lozan antlaşmasına aykırı olduğu vurguladı.
Açıklamada, azınlık kuruluşlarının okul kapatılmalarına karşı tepki göstermelerine rağmen, ülke yetkililerinin azınlığı muhatap almadığı ifade edildi.
BTTÖB açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
YİNE SUKUT-I HAYAL VE YİNE HÜSRAN!
“Yunanistan, Batı Trakya Türk Azınlık eğitiminin statüsünü görmezden gelerek, ülkedeki genel eğitim uygulamalarını azınlık okullarına da uygulamaya devam ediyor. Basında yer alan haberlere göre yine dört okulumuz kapatılıyor. Bilinçli olarak okullarımızın eğitimi askıya alınıyor demiyorum. Çünkü bugüne kadar eğitimi askıya alınan okullarımız, çocuk sayısı çoğalsa da hiçbir zaman tekrardan açılmadı.
Rodop ilinde Hacıören, Keziren ve Payamlar, İskeçe ilinde ise Karaköy ilkokullarının kapatılmasıyla birlikte Batı Trakya Türk Azınlık İlkokullarının sayısı 90’dan 86’ya düşmektedir.
Azınlık okullarının statüsü dikkate alınmadan, ekonomik tasarruflar ve çocuk azlığı bahane gösterilerek okullarımızın kapatılması Lozan Antlaşması’na aykırıdır. Bu tutum ve davranış Doğu Makedonya – Trakya Eyaleti ilk ve orta dereceli Eğitim Müdür Yardımcısı Meri Kosmidu’nun kaleme aldığı “Azınlık Eğitimi ile ilgili beş gerçek” adlı yazıyı da boşa çıkarmaktadır. Ne yazık ki iddia edildiği gibi Yunanistan tarafından ne Lozan Antlaşması’na ne eğitim protokollerine saygıyla uyulmuştur ne de azınlık eğitimi için azınlığın hak ettiği etkileyici derecede ayrıcalıklı bir destek çerçevesi oluşturulmuştur.
Yıllardır azınlığın tüm kurum ve kuruluşları haksız okul kapatmalarına karşı tepkilerini ve kaygılarını yüksek sesle haykırdılar. Ancak ülkemizin yetkilileri azınlığı hiçbir zaman muhatap almadılar ve hiçbir zaman azınlıkla istişare etmediler. Bu yaklaşımı kınıyorum.
1995 yılında 231 olan azınlık okulları bugün itibarıyla sayıları 86’ya düşmüştür. Kısacası 29 yılda kaybettiğimiz okul sayısı 145’e yükselmiştir.
Bugüne kadar yapılan ne okul kapatmaları ne de birleştirmeleri eğitime hiçbir olumlu katkı sunmamıştır. Sadece ve sadece okul sayılarını azaltmayı hedefleyen bu uygulamadan ivedilikle dönülmelidir. Azınlık okulları bu ülkenin kültürel bir zenginliğidir. Bu okullar bugüne kadar ülkesine bağlı, yasalara saygılı bireyler yetiştirmiştir. Bu sebeple devletin bu okulların eğitim kalitesini yükseltmek, çağdaş eğitimin gereklerini bu okullarda yerine getirmek için azınlık kurumları ile diyalog kurması elzemdir.
Tüm azınlık mensuplarını ve bu feryadı duyan herkesi bir kez daha bir bir yitirilen azınlık okulları ile ilgili hususta düşünmeye davet ediyorum. Geleceğimiz olan azınlık okullarını tamamıyla yitirdiğimiz zaman ne azınlık eğitiminin sorunları, ne azınlık eğitimi ne de ortada bir azınlık kalacaktır.
Azınlığımızın geleceği için umudu koruyarak, okullarımız adına mücadele her azınlık bireyinin görevi olmalı diye düşünüyorum.”