Helâl ve koşer usulüyle hayvan kesimine yasak getiren kanun düzenlemesine itiraz etti
Değişim Hareketi (KİNAL) Rodop Milletvekili İlhan Ahmet, helâl ve koşer usulüyle hayvan kesimine yasak getiren kanun düzenlemesine itiraz etti. Tarımsal Kalkınma ve Gıda Bakanı’na gönderdiği soru önergesiyle milletvekili, dini mensubiyete bağlı ibadet şekilleri kapsamında hayvan kesimlerinde uygulanacak özel yöntemlerle ilgili 1198/1981 sayılı kanunun 2. maddesinde değişiklik yapılmasını talep etti.
Bahse konu kanun maddesindeki hükmün, 2017 yılına kadar zımni istisnaya tabi tutulduğunu, sonrasında ise konuyla ilgili dönemin tarım bakanlığı tarafından çıkartılan yönetmeliğin, ‘bir kanun maddesinin yönetmelikle değil de ancak yeni bir kanun maddesiyle değiştirilebileceği’ gerekçesiyle Danıştay tarafından bozulması üzerine istisnai halin kesintiye uğradığını hatırlatan milletvekili, hâlihazırda ülkedeki Müslümanların ve Musevilerin inanç dünyalarını tehdit eden ciddi bir yasal boşluk bulunduğunun altını çizdi.
Milletvekili İlhan Ahmet, anestezi kullanılmadan kesim yapılmasına yasak getirmenin, helâl ve koşer sertifikalı ürünler tüketme mecburiyetinde olan Müslümanları ve Musevileri doğrudan etkilediğine vurgu yaparak, bu şekliyle yasanın, din ve ibadet özgürlüğüne müdahale anlamı taşıdığına dikkat çekti.
İlhan Ahmet soru önergesinde, konuyla ilgili, tarım bakanlığının 2017 yılında başvurduğu Devlet Hukuk Komisyonu’nun, ilâveten 327/1996 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi B Eki’ndeki anestezi uygulanmadan dini kesim yapılmasına izin veren açık hükümlere de atıf yaptı.
Milletvekili, “Bu duruma aykırı herhangi bir yasal hüküm, azınlıkların din özgürlüğü hakkını tehlikeye atmaktadır. Çünkü dini ibadetler ve uygulamalar, azınlıkların dini gelenek ve göreneklerinin ve kimliklerinin önemli bir özelliğidir.
Bu bağlamda, AİHM’nin de daha önce kabul ettiği üzere, dini geleneklere uygun olarak elde edilen etin yenmesi, vicdan ve din özgürlüğünün bir unsurudur. Ve eğer ki, böyle bir kesim yasağından dolayı, bir toplumun geleneklerine göre kesim gerçekleşmediğinden, o toplumun kesilen hayvanların etini yemesi imkânsız kılınıyorsa, bu din özgürlüğüne kısıtlama getirmek olur.” diye belirtti.
Diğer yandan milletvekili, helâl ve koşer sertifikalı et ürünlerini tüketen diğer ülkelerdeki ticari pazar payına da işaret ederek, yasanın bu haliyle hem ihracat imkânlarına engel getirdiğini, hem de ülke turizmine olumsuz etkisi olacağını ifade etti.
Bu çerçevede kanun maddesinin, ‘kesimlerin mezbahalarda gerçekleştirilmesi şartı ile anestezi uygulanmadan yapılabileceği’ şeklinde tadilini talep eden milletvekili, bakana şu soruları yöneltti;
“A) 1197/1981 sayılı yasanın 2. maddesinin 3. bendini, ‘İbadet şekillerine göre öngörülen özel kesim yöntemlerine tabi tutulan ve kesim öncesi anestezi uygulanmasına izin verilmeyen kara hayvanları için, Avrupa Birliği mevzuatının 1099/2009 sayılı yönetmeliğinin 4. fıkrasında öngörüldüğü gibi kesimin mezbahada gerçekleşmesi şartı ile bu yönetmeliğin 2. paragrafındaki gereklilikler uygulanmayacaktır,’ şeklinde değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
- B) Ülkemizde dini kesimlerin yasaklanmasına yol açan bu yasal çerçevede ısrar edilmesi, pratikte ülkedeki azınlıkların dini özgürlüklerini ortadan kaldırmaya teşebbüs değil midir? Zira dini ibadetler ve uygulamalar, azınlıkların dini gelenek ve göreneklerinin ve kimliklerinin önemli bir özelliğidir.
- C) Yasanın bu haliyle, 2009 topluluk mevzuatının, 1981 ulusal mevzuatına göre öncelikli olduğu kabulüne ters düşülmüş olmuyor mu?
- D) Dini itikatlarınca kabul görülen çerçevede et ürünleri tüketmek istedikleri için bu vatandaşları, hayvansever olmamakla itham etmek doğru mu, devletin vatandaşlarına bu gerekçeyle yasak getirmeye hakkı var mı?”