“Bu yasa tasarısında Müftüleri seçme hakkı ele alınmamış, bir kez daha bu hak gasp edilmiştir”
İskeçe Müftülüğü, hükümetin müftülüklerle ilgili hazırladığı yeni yasal düzenleme hakkında, “Müftülüklerle ilgili meclise yeni sunulan yasa tasarısında da Müftüleri seçme hakkı ele alınmamış, bir kez daha bu hak gasp edilmiştir” açıklamasında bulundu.
Söz konusu yasa tasarısı hakkında müftülük açıklamasında, “Bu yasa tasarısının, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın davasında büyük mücadele vermiş merhum faziletli İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’nin vefatından sadece birkaç gün sonra meclise gelmesi de kafalarda soru işaretlerine neden olmuştur” ifadelerine yer verdi.
Konuya ilişkin müftülükten yapılan açıklama şöyle:
“22 Temmuz 2022 tarihinde ülkemiz Yunanistan’da Batı Trakya Türk toplumuna ait müftülüklerin işleyişi ile ilgili olarak yeni yasal düzenleme meclise sunuldu. Torba yasa kapsamında Enerji Bakanlığı tarafından meclise sunulan yeni yasal düzenlemede Trakya’daki Müslüman azınlık tanımı ile ‘Trakya’daki Müftülüklerin Modernleştirilmesi’ başlığı altında müftülüklerin organizasyonu ve çalışması, müftülüklerin konumu ve durumu ile müftülüklerin yetki hükümleri başlıkları altında müftülüklerimizin statüsü ve işleyişine dair hükümler yer alıyor.
Buna binaen, Lozan Antlaşması’na göre, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın kendi Müftüsünü seçme hakkı bulunuyorken Yunanistan Azınlığın seçtiği Müftüleri resmi olarak tanımamaktır. Müftülüklerle ilgili meclise yeni sunulan yasa tasarısında da Müftüleri seçme hakkı ele alınmamış, bir kez daha bu hak gasp edilmiştir. Bu yasa tasarısının, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın davasında büyük mücadele vermiş merhum faziletli İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’nin vefatından sadece birkaç gün sonra meclise gelmesi de kafalarda soru işaretlerine neden olmuştur.
İskeçe Müftülüğü olarak, sözkonusu yasayı şiddetle kınıyor ve haklı mücadelemize karşı yapılan tüm müdahaleleri dile getirmekten vazgeçmiyoruz.
Öte yandan, ülkemiz Yunanistan öğrenci azlığını bahane ederek, Lozan Antlaşması’nın Batı Trakya Türk Azınlığı’na tanıdığı eğitim özerkliğine bakmaksızın, azınlık okullarını kapatmaya devam ediyor.
Yıllardır okullarımızı planlı bir şekilde hem nitelik hem de nicelik bakımından azaltmaya çalışan yönetimlerin gayesi iyi niyetten çok uzaktır. Bize duyulan güvensizlik her alanda kendini olumsuzluklar silsilesi olarak göstermeye devam ediyor.
Müftülüklerimiz, vakıflarımız ve eğitimimiz ile ilgili alınan kararların dışında bırakılmak ne demokrasi ne insan hakları ne de Avrupa Birliği normları ile bağdaşmaktadır.
Önümüzdeki eğitim ve öğretim yılı itibariyle İskeçe ilinde de Koruköy, Çaymahalle, Rodop ilinde Yardımlı ve Tuzcuköy azınlık okullarının yine devlet eliyle kapatılıyor olması tüm azınlık insanını derinden üzmüştür. Lozan anlaşmasına göre, Azınlığın kendi okullarını kurma, idare etme ve denetleme hakkı bulunduğu hükmü de yok sayılmaktadır. Bugüne kadar azınlık eğitimiyle ilgili alınacak kararlarda ve çıkarılacak yasalarda muhakkak azınlık yetkilileri ile de istişare edilsin yönündeki taleplerimiz hiçbir zaman dikkate alınmadı ve karşılık bulmadı. Ne insani ilişkilere ne de çoğulcu demokrasiye uygun olmayan bu davranışı kınıyor ve kabul etmiyoruz.”