“Antlaşmalardan doğan haklarımıza tam saygı gösterilmesini talep ediyoruz”
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) yaptığı yazılı açıklamayla, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü kutladı.
Batı Trakya Türklerinin temel hak ihlallerine maruz kaldığına dikkat çekilen açıklamada, “1923 Lozan Barış Antlaşması ile teminat altına alınan eğitim ve dini özerkliğimizi çeşitli yasa ve uygulamalarla elimizden alan ülkemiz, özerk okullarımızı kapatmakta, seçilmiş dini liderlerimiz olan müftülerimizi tanımamaktadır” ifadelerine yer verildi.
BM yaptığı açıklamada, 1948’de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilmesinden bu yana geçen on yıllar içinde insan haklarının tüm dünya genelinde daha fazla tanınır ve daha fazla garanti altına alınır hale geldiğine işaret ederek, salgın hastalıklar, çatışmalar, eşitsizlikler, ahlaki açıdan iflas etmiş küresel finansal sistem, ırkçılık, iklim değişikliği gibi yeni ve devam eden zorluklarla karşı karşıya olan dünyada İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde belirtilen değerler ve hakların BM’nin kimseyi arkada bırakmayan kolektif eylemleri için yol gösterici olduğunu kaydetti.
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Batı Trakya Türk toplumunun Avrupa ve uluslararası alandaki temsilcisi ABTTF olarak tüm insanların 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü kutluyoruz. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde herkesin ırk, dil, din veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bütün hak ve özgürlüklere sahip olduğu açıkça belirtilmektedir. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 74. yılında demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden ülkemiz Yunanistan’da Batı Trakya Türk toplumu temel hak ihlallerine maruz kalmakta, sistematik ayrımcılığa uğramaktadır. ‘Türk’ kimliğimizi tanımayan ve inkar eden ülkemiz, ‘Türk’ isimli derneklerimize izin vermemekte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin derneklerimiz lehine verdiği kararları Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tüm uyarılarına rağmen yaklaşık 15 yıldır ısrarla uygulamamaktadır. ‘Ülke içinde düşman’ olarak görülen toplumumuzun temsilcileri siyaset ve medyada hedef gösterilmekte, nefret söylemine maruz kalmaktadır. 1923 Lozan Barış Antlaşması ile teminat altına alınan eğitim ve dini özerkliğimizi çeşitli yasa ve uygulamalarla elimizden alan ülkemiz, özerk okullarımızı kapatmakta, seçilmiş dini liderlerimiz olan müftülerimizi tanımamaktadır. Ülkemizin vatandaşları olarak eşit muamele görmek istiyor, ülkemizden toplumumuza karşı yürüttüğü sistematik ayrımcılığa son vermesini ve ikili ve uluslararası antlaşmalardan doğan haklarımıza tam saygı göstermesini talep ediyoruz.” açıklamasında bulundu.